17 Ekim 2015
İnsanlar yaşamıyorlar, sadece nefes alıp veriyorlar. Evet, korku bizi hayatta bırakır ama yaşamın devamına da izin vermez. Korku araftır. Dünyadaki en önemli ve en gerekli şey farkındalıktır, kurtarıcı ise utanç. Bir kaldırım taşının açısını farkedebilmek ya da birikintiye düşen yağmur damlalarına gelip geçen onlarca insana rağmen izleyebilmek, bence tam bir özdür. Bekliyorsanız, bir otoban size hiçbir şey vadetmez. Amaçlar, varoluş olarak otobanda yakınsanmaz. O bağımsızdır. Mutlak bağımsızlık, olasılıkların sonunda.
Toprak parçalarında yaşayıp her şeye sahip olma isteği insanoğlunun ne zaman sonunu getirecek ya da ben bunu görebilecek miyim bilmiyorum. Ama şunu biliyorum, her insan bir yolculuktur. Geleneksel hayatlarda, tekdüze yaşam biçimleri; bir otostopta sizin önünüzde durabilecek yedi milyar insandan birinin çıkardığı olasılığın yanında bence canlı kabul edilmemelidir. Beyaz yansıtmaz, biriktirir. Olasılıksızlık, rahat alanın dışına çıkıldığında hayata ilk başlanabilecek yerdir. Orada kalın. Sıfır ise kesin bir dişidir, doğuran ve başlatan. İnsan kendini suya ve sıfıra yaklaştırabildikçe bu hayatta iyilik istencinde varolup, gölgelerinden arınacaktır.
A Tea With 10.000 People’a, doğaya, Kadıköy’e ve bir sokakta karşılaşabilme olasılığımıza