20 Temmuz 2016
Orada saatin akşamüstü olduğunu sanıyorum. Burada henüz öğlen. İzlanda’dayım. İlginç bir şekilde güneş var.
Danimarka’dan başladığım yola İsveç’i doğudan batıya geçerek Izlanda’ya geldim. Kendimi fiziksel zorlanma dışında mental olarak fazla zorlanmış hissetmiyorum. Ama bugün bu volkanlarla, buzullarla ve muhteşem topraklarla dolu ülkede yaşam olmayan yerlere, dağlara ve bilinmeyen yerlere doğru yürümeye başlayacağım. Adanın içlerine güney batıdan girmeye başlayacağım. Bundan sonraki en az bir hafta dağlarda kalmaya çalışacağım ve dünyadaki en güzel yirmi dağ yürüyüş yolundan biri seçilen Laugavegur yolunu yürüyecegim. Yaklaşık on gün belki internete erişemem. Zor günlerden geçtiğinizi biliyorum, herkese toplu veda edeyim istedim. Bana ulaşamazsanız ben dağlarda olacağım. Kuzey Kutup Dairesinin içine doğru giderken bilinemeyene, keşfedilmemişe ve deneyime doğru ilerlediğimi hissediyorum. Bütün seyahati bu yolu yürümek için tasarladım. Birazdan otobana çıkıp rüzgarla birlikte bütün kızıllığın içinden geçerken, renkli dağlar ve dip gezegene doğru otostop çekeceğim. Bunu ne kadar bir parayla satin alabiliriz ki? Bazi seyler satın alınamaz. Para kağıttır sizin içinizdeki hayalleri, coşkuyu ve parlamayı satın alamaz.
Pek para harcamadım ama yemek alınca neredeyse parayı tükettim. Burada muhteşem bir kadınla birlikte kaldım, dünyadaki güzel insanları bir şekilde buluyorum ve bu muhteşem.
Bu fotoğraf İsveç’ten kalma. Bir parktaki konsere gidiyorduk. Hayatımın en eglenceli gunlerinden biriydi. Konserde garip içkiler içip bir sürü insanla tanıştım. Sonra bir adada son derece zengin bir herifin evine gidip, viski icen dostlarla Jeff Buckley’den Hallelujah’ı birlikte söyledik. Herkes sarhoş, herkes hayatın içindeydi. Herkes coşku ve parlamalar içindeydi. Gezegenin hüznü bizi bir süre yalniz birakti. Sonra bir gay bar’a gidip eglenmek isteyen insanlara sevgili dostum Pontus istemediği için katılmadik. Pontus’la bir gecede büyük dost olduk. İsveçli sağlam adam. Metroda saat sabah beşte tanıştığımız birileri ormanin içinde bir parti olduğunu söyledi. Saat beş. Haydi gidelim, dedim. Eve döndüğümde sanırım saat sekizdi. İsveç’in yeraltı partileri gerçekten güzel bir yeraltı.
Daha fazla anlatmak isterdim ama ayrılmam gerekiyor. Geri dönünce anlatırım. Ne zaman dönerim veya ne halde dönerim bilmesem de bu dünyada beni sonuna kadar heyecanlandıran şey, büyük bilinmezlik. Sonuna kadar gitmek istedim, her zaman böyleydi. Sonuna kadar gitmeyeceksek hayatın sertliğiyle yüzleşmeyeceksek bir önemi yok. Birçok insan benim için endişelenmiş. Gerçekten benim keyfim yerinde, merak etmeyin. Yeterince tecrübeliyim. Altı gün yetecek kadar yemeğim var. Yaklaşık 64. enlemde dağlarda tek başıma devam edeceğim. Bir Zen keşişi gibi. Ve Zen şöyle der.
Hiçbir sey yapmadan öylece otur
Bahar gelir
Çiçekler yeniden doğar
Değerli yakın dostlarım hepinize tek tek yazamadım. Herkes kendine iyi bakın. Karanlık tarafta görüşürüz.