9 Ağustos 2015
Bütün Kuzey yolculuklarından sonra bir şehirde uzun süre kalmak benim için cok zor. Burada havanın yüksek sıcaklığını ve çok sayıda insanı kabul etmem biraz zaman aldı. Şehir hayatı ve turistik aktiviteler neredeyse hiç ilgimi çekmiyor sadece ispanyolların kültürel yanlarıyla ilgileniyorum ve olabildiğince fazla insanla tanışmaya çalışıyorum. Ben macera için seyahat ediyorum, başka hiçbir şey için değil. Bundan sonra herhangi bir yeri ‘görmek’ icin gidecegimi zannetmiyorum. Burada hiçbir fotoğrafım yok çünkü gördüğüm inanilmaz şeylerden sonra bir kilisenin önünde ya da bir sokakta fotoğraf çekemedim.
Üç gün önce müthiş bir grupla tanıştım. Yan masada otururken Irlandalı dostuma bir laf attım ve olaylar birden çok büyüdü. Iki Irlandali, bir Ingiliz, bir Amerikan birkaç Türk muhteşem bir geceyle muhteşem muhabbetler içinde geceyi bitirdik. Irlanda’ya gidiyorum lan. Bir sonraki gün -muhtemelen dünyadaki en tatlı- ispanyol ailenin misafiri oldum. Barselona’nın dışındaki bir kasabada ılık gecede, kulağımdaki yeni kupenin sahibi Alessia ile saatlerce sohbet ettik. -o da en tatlı Ispanyol kız oluyor-. Dün ise Arjantinli,Italyan,Ispanyol ve Amerika’dan yeni dostlarımla geceyi geçirdik. Dört gün sonra ülkeye dönüyorum. Fasa gitmiyorum, enerjimi toplayamıyorum yeterince. Bütün maceranın sonuna çok yakın bundan sonra neler olacağından çok uzağım. Artık hiçbir şey için endiselenmiyor, hiçbir şeyi fazla umursamıyorum. Yol, kendini yaratıyor, temizliyor, düzeltiyor. Bir gerçek gözüme çarptı ki tek başıma olmasam yüzlerce insanla tanışamaz, dost olamaz asla bu kadar özgür olmazdım. Kızlar konusunda, Ispanyol kızlar yeterince güzeller cok fazlasıyla tanıştım ama bazen-nadir de olsa- bir dağ ile başa çıkmayı bir kızdan daha kolay hallediyorum. -gülüşmeler –
Dün Alessia ile gittiğimiz rock müzik dükkanında Jeff’e rastladım. Dedim ki Jack yine başardın kafir. Jeff’le selamlaştık, Ispanyol topraklarında So Real. Hallelujah! Hayatımın bir döneminde burada yaşayabilirim. Ispanyollar arkadaşçıl ve sıcak; dil güzel- epey Ispanyolca öğrendim-. Yaşamak için fena bir yer degil. Dünyada her toprakta kendimi yerli hissederken herhangi bir şehir ya da ülkede kendimi yabancı hissedeceğimi zannetmiyorum zaten. Bütün küçük hesaplarla yaşamaktan ve yaşayanlardan uzak, mutlak özgürlüğün damarlarında, bir gezegen kadar başıboş ve yer çekimimin olmadığı boşluklarda savrulan bu ‘yolcu’ nun yaşadıklarını dinlediniz. Ispanya’nın son gününde yeni bir şeyler olursa yine görüşürüz. Biraz ileride Brezilyalılar dans ediyor onlara katilmaya gidiyorum. Mutlu olanlardan ve bunu koşulsuz yayabilenlerden olmanızı dilerim. Ben nirvanaların arasında günlerdir yürüyorum, Adios Amigos!