26 Ekim 2014
Bütün coşkunluğuyla akıyor zaman, kendini doğrulayarak. Suların üstünde sürüklenirken bedenim; döngülerle kıyıya yaklaşıp bir dal koparabilecek mesafeye geliyorum. Çalılıklar, alabildiğine geniş otlakların içinde derimi çizen hiçbir şey yok. Boşluk. Ve akıntı tekrar beni suların ortasına bırakıyor, sürükleniyorum. Bir şey düşünmüyorum, suyun soğukluğu beynimin kıvrımlarında kendine yeni yollar açıyor. İlerliyorum. Yontuyorum kendimi. Taşların yitişi gibi öğütülüyorum. Ve yapraklara uzanmadan bir başka ormanın içinde buluyorum bacaklarımı. Sular değişmiş halde ve farklı yönlere akarken her parçacık; bu yinelenmeyen döngüler beni tutuşturuyor. Yaşama aşığım ve bununla dişlerim titriyor; çığlıklarım ve varoluş nidalarım magmayı çekirdeğine kadar sarsıyor. Ve bazı geceler yaşam coşkusuyla evrenin tam tepesine çıkıyorum. Nirvana’yı çok gördüm, biliçliydim; hatırlıyorum. Yıkandım yollarla, dağların yüceliklerinde ve kesin özgürlüğün kendi damarlarında. Dansın ve alplerin zirvesini gördüm. Bilinmeyen kentleri ve kıtaların kendini böldüğü geniş topraklarda insanları deneyimledim. Sonsuz vadilerde sıyrıldım kendimden. Sonuna kadar. Kutsalları topladım, uçtum ve kayboldum, cevapları aldım.
Fakat bir gariplik seziyorum son zamanlarda. Yalnızca ben ve evrenin dışına çıkan bilincim; burada katılımsız ilerliyor. Her şey coşkunluğuyla sürerken bazı dalların derinin katmanlarına girmeyen izleri görünüyor. Bulunması gereken izlerin yokluğu, derinlik yaratıyor. Ve derinlik yutuyor kendini. Suya gömülüyor ve artık ışığın altında işlenmiyor. Ben ise suyla akmaya devam ediyorum, sürükleniyorum. Ve ileri görülerden gözüme kestirdiğim, bütünümle koparmak istediğim bir dal varsa, çoğunlukla köklerinde benim geçişim sırasında bir sağlamlık oluşuyor. Bu garip çemberi kırmak için uğraşmamaya karar verdim. Artık çemberden çıkıyorum. Artık dalları gözlemiyorum, ritmlerin doruğu gördüğü o esriklik anında bilmediğim birinin başıma çarpacağını biliyorum ve o günün akıntısı için deliriyorum. Bununla duyularımı kaldırıyorum; bütün gecelerde yırtınan şelaleleri görüyorum.
26 Ekim
22:40
bugün doğaçlama yazdığım ingilizce şiirdir ve bugüne adanmıştır.
River falls down
with an ancient life
to images
which never been dreamed
and arrives to another water.
there must be
some answers
and not.
Green is not only
colour and
it tastes wet.
River goes on
with itself
to love
which never been catched
and arrives to absolute loneliness.
River tells something
which is not to tell.
and i found
entire life
in a little drop of face
which lightens from river.
http://instagram.com/p/uoGt03DJNG/ burada da şiirin fotoğrafı bulunur.